Minimalizm Ve Minimalizm Üzerine Bir Belgesel


Merhaba! Uzun zamandır çok fazla duyduğumuz konulardan biri minimalizm. Aslına bakarsanız bu kavramı gerçekten o kadar uzak şekilde yansıttılar ki belki de hepimiz bu yüzden çekindik üzerine araştırma yapıp uygulamaya. Kocaman bir salonda bir kanepe bir sehpayla olmaz diye düşündük belki de. Ama bu konu üzerine yapılmış bir belgesel izledim ve aslında bu düşünceden çok uzak bir konu olduğunu fark ettim.


Fark derken aslında kastettiğim şey minimalizmin ne olduğu. Bu kavram içinde hayatınızda olması gereken şeyler tamamen size bağlı. Çünkü benim için minimalizm, sizin hayatınıza değer katan, size keyif veren eşyalarınızla ve tabii günlük yaşamınızdaki sadelikle mutlu bir hayat sürmek. Peki neden bu sadelik? Çünkü sadelik aynı zamanda daha az stres, daha keyifli zaman, daha fazla mutluluk demek.

Günümüz yaşantısında akıl almaz bir alışveriş çılgınlığı var ve bu çılgınlık gittikçe artıyor. Black Friday’den mağaza açılışlarına, yeni çıkan ürünlerden indirim sezonlarına kadar her anda mağaza önünde uzun kuyruklar oluşuyor ve kapıların açılmasıyla da izdiham, kavga ve hakaretlerle son buluyor. Peki bunca şeye gerçekten ihtiyacımız var mı? Ya da ne zaman bir eşya için başkasıyla kavga edecek kadar insanlığımızı kaybettik?


İzlediğim belgeselde tekstil alanındaki üreticilerden birini sözleri çok dikkatimi çekti: “Eskiden annelerimizin zamanında 4 ya da 2 sezona göre çalışırdık. Sıcak ya da soğuğa göre üretim yapardık ve bu şekilde giyinilirdi. Ama şimdi 52 sezon varmış gibi üretim yapıyoruz ve böylece her hafta mağazalara yeni ürünler geliyor. Tüketiciler de böylece her hafta başka şeyler almak zorundaymış gibi hissediyor.” Bunu duyduğumda gerçekten doğru olduğunu fark ettim. Bir mağazaya her hafta da gitseniz mutlaka yeni ürünler görüyorsunuz ve ihtiyacınız olmasa da almak zorunda hissediyorsunuz.


Şimdiye kadar hep kıyafet üzerinden gittim ama bunun en büyük örneklerinden biri de teknolojide yaşanıyor. Yeni bir telefon çıktığında alabilmek için sıraya giriyoruz, belki bütün gece soğukta bekliyoruz. Peki bu bizi mutlu ediyor mu? Hepimizin evinde birçok eşya var. Kimisini kullanıyoruz kimisi de öylece duruyor. Bu kadar eşyamız varken, ya da istediğimiz şeyleri almışken neden mutlu değiliz? Çünkü biz zaten onu istemiyorduk, bu yüzden de almak bizi mutlu etmedi. Belki anlık bir zevk hissettiniz, peki sonrası? Evde onlarca eşya varken mutlu değilsek aldığımız o bir parça da bizi mutlu etmeyecektir zaten.


Alışveriş ve daha fazlasını istemek konusunda en büyük etken aslında reklam ve pazarlama. Hayatımızın her alanında, izlediklerimizde, okuduklarımızda, evimizde, dışarıda kısacası her yerde reklamlara maruz kalıyoruz. Bunun etkisi de tabiki hep daha iyisi, daha yenisi, daha çok şeklinde oluyor. Bunu uzun yıllardır yavaş yavaş işlediler ve şimdi biz bundan kurtulmak için çabalıyoruz.


Bu konuda birçok yanılgı var. Belgeselde de bahsedildiği gibi belki kitapları çok seviyor, tekrar açıp bakmayı, kitapları koklamayı istiyor olabilirsiniz. Bu sizin hayatınıza değer katan, size keyif veren bir şey. O zaman kitaplarınız ve kütüphaneniz kalabilir. Yani temel olarak bir şeyleri hayatımızda tutmamız ya da satın almamız için asıl soru, “Bu eşya benim hayatıma değer katıyor mu, beni mutlu ediyor mu ve gerçekten bu eşyaya ihtiyacım var mı?” olmalı.


Peki bu belgesel benim hayatımda neleri değiştirdi. Aslında verdiği o kadar güzel ve anlamlı mesajlar var ki! Burada hepsinden bahsetmek istesem de yazıyı daha fazla uzatmak istemiyorum. Ben kendime bir hedef koydum ve evdekiler bitene defter, kalem, kitap; evdekiler eskiyene kadar da kıyafet ve ayakkabı almayacağım. Çünkü bu kadar fazla eşyanız olması daha çok stres, zaman kaybı, sevdiklerinizden çaldığınız vakit anlamına geliyor. Belki bir süre sonra bu yazının ikincisini paylaşır ne durumdayım anlatırım.


Bu arada bu konuyla ilgili araştırmaya da devam etmek istiyorum tabiki. Minimalizm üzerine birçok kitap, belgesel ve film var. Benim izlediğim ise, “Minimalizm: Önemli şeylere dair bir belgesel” . Gerçekten çok etkileyici olduğunu düşünüyorum. Belki siz de benim gibi minimalizme bir yerden başlayıp yavaş yavaş devamını getirebilirsiniz. Ve son olarak belgeselin en sevdiğim cümlesiyle bitirmek istiyorum:


“İnsanları sevin, eşyaları kullanın, çünkü tam tersi asla işe yaramaz.”


Minimalizm Ve Minimalizm Üzerine Bir Belgesel Minimalizm Ve Minimalizm Üzerine Bir Belgesel Reviewed by Bensu on Ocak 26, 2018 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.